+90 535 786 02 65
dr_numan38@hotmail.com

Nörojen Mesane

Nörojenik Mesane (Nörojen mesane) Mesanenin (idrar kesesi) idrarı depolamak ve boşaltmak gibi iki ana fonksiyonu vardır. Yeterli miktarda idrarın düşük basınçta depolanması ve gerektiği durumda rahat bir şekilde boşaltılması, mesanenin sinirsel iletimi ile idrar tutma kaslarının uyum içinde çalışması sonucu oluşmaktadır. Nörojenik mesanede veya diğer adı ile nörojen mesanede, bu uyum bozulmaktadır. Bu uyum bozukluğu sıklıkla sinir sistemi elemanlarının doğuştan veya sonradan hasar alması sonucu ortaya çıkmaktadır.  Buna bağlı olarak, hasarın geliştiği bölgeye göre intrakranial (kafa içi), suprasakral veya infrasakral nörojenik mesane olarak farklı kategorilere ayrılmaktadır. Sinirsel hasarın yerine göre de mesane ve idrar tutma kaslarının davranışları farklılık göstermektedir. Çocuklarda nörojen mesane nedenleri arasında en sık patoloji nöral tüp defektleri oalrak adlandırılan omuriliğin bel bölgesinde tam oluşumunu tamamlamamış olmasıdır. Bu patoloji, açık spinal disrafizm (meningomiyelosel) olabileceği gibi, kapalı (gizli) spinal disrafizm (spinal lipom, sakrak agenezi, dermal sinüs) olarak da karşımıza çıkmaktadır. Omurilik yaralanmaları, serebral palsi ve santral sinir sistemi patolojileri, daha nadir görülmelerine rağmen, çocuklarda nörojen mesane etiyolojisinde önemli yeri olan diğer etkenlerdir. Nörojen mesane açısından değerlendirmeye alınan çocukların bir kısmı, anne karnındaki dönemde tanısı konulmuş veya doğum sonrası erken dönemdeki sırtındaki açık defekt (açık spinal disrafizm (%90 meningomyelosel) tespit edilen yeni doğanlardır. Bu hastalarda gelişebilecek menenjit riski açısından, doğumlarının ilk sonra iki gün içinde meningomyelosel onarımı ile kapatılması gerekmektedir.   Meningomyelosel vakalarının sadece %5’i kendiliğinden idrarını yapabilmektedir. Bu nedenle hastaların hemen hepsinin nörojen mesanesi olduğu öngörülerek değerlendirmeye alınması gerekmektedir. Kendiliğinden idrarını yapamayan çocuklara erken dönemde mesanenin boşaltılabilmesi için TAK (temiz aralıklı kateterizasyon) olarak adlandırılan, sonda yardımı ile mesanenin boşaltılması işleminin başlanması ve ebebeynlere yapılmasının öğretilmesi gerekmektedir. Meningomyelosel hastalarının %7-30’unda hidronefroz (böbrekte genişleme), %20’sinde vezikoüreteral reflü (idrarın böbreklere geri kaçması) olduğu rapor edildiğinden bu hastaları geçirebilecekleri ateşli idrar yolları enfeksiyonu açısından dikkatli takip etmek gerekir. Hidronefroz ve/veya reflü tespit edilen hastalara antibiyotik profilaksisi başlanmalı ve ürolojik değerlendirme, profilaksi eşliğinde sürdürülmelidir. Ürodinamik tetkikler ile mesane dolma ve kaçırma basınçları hesaplanmalıdır. Mesane dolum basınçları yüksek olan, mesane kapasitesi düşük olan hastalara antikolinerjik olarak adlandırılan ilaçlar başlanmalı ve gerekirse botoks uygulamaları ile mesane depolama fonksiyonu arttırılmalı bu sayede vezikoüreteral reflü ve böbrek hasarı önlenmelidir. Düşük mesane kapasiteli ve tedaviye cevap vermeyen hastalarada mesane büyütücü oeprasyonların yapılması gerekebilmektedir.   Omurilik onarımı  yapılmış  çocukların takipleri sırasında gözlenen klinik, radyolojik veya ürodinamik kötüleşme, klinisyeni ikincil gerilmiş kord sendromu açısından uyarmalıdır. Primer cerrahi sonrası  oluşan skar dokusunun yarattığı  bu klinikte mesane bulguları  ilk ve tek nörolojik değişiklik olabilmektedir. Bu hastaların manyetik rezonans görüntüleme ile spinal kanalları  tekrar değerlendirilmeli ve gerilmiş  kord sendromu tespit edilmesi durumunda düzeltilmesi gerekmektedir. Özet olarak nörojenik mesaneli hastalara zamanında tanı konulması ve uygun tedavinin uygulanması, nörojen mesanenin neden olabileceği olumsuz sonuçları engellemekte ve hastaların yaşam sürelerini uzatıp, hayat kalitesini düzeltebilmektedir. Referans Cenk Murat Yazıcı, Selçuk Yücel, Çocuklarda nörojen mesaneye genel yaklaşım, Türk Üroloji Dergisi – Turkish Journal of Urology 2010;36(2):160-166